6 Ocak 2015 Salı

Bonservisi Elinde Olacak Yıldızlar

Önümüzdeki yaz transfer döneminde sözleşmesi sona erecek futbolculardan üç takım çıkardım. Hiç bonservis ödemeden kadroya katılacak yıldızlar bu yaz transfer dönemini sallayacak gibi duruyor. Önümüzdeki yıl 14 yabancıyı serbest bırakan düzenlemeyle beraber şüphesiz bu yıldızların bir coğunun adı ülkemiz takımlarıyla anılacak. İşte o yıldızlar:


Terry, Dani Alves, Victor Valdes, Carrick ve Khedira gibi rüşdünü ispatlamış tecrübeli yıldızlar bu sezon sonu sözleşmeleri sona erdikten sonra serbest kalıyor. Flanagan 22 yaşında genç bir isim. Her iki bekte de görev yapabiliyor. Luiz Adriano Shakhtar'ın son dönem yıldızlarından. Bir Şampiyonlar Ligi maçında 5 gol atarak Messi'nin rekoruna ortak olmuştu.


Gignac, Samba, Arteta, Flamini, Lichtsteiner gibi tecrübeli isimlere Pato, Konoplyanka ve Abate eşlik ediyor.


Dame N'Doye Geçtiğimiz sezon Trabzonspor'un kapısından dönüp Rusya'nın yolunu tutmuştu. Bekleneni veremedi. Danny, Juan Vargas, Giovinco gibi orta derece yıldızlar ileri hattın diğer isimleri. Fabian Schar ve Zambrano transfer piyasasının iki genç gözdesi.



4 Ocak 2015 Pazar

Kızıl tribünler: Livorno & St. Pauli


Futbolun endüstriyelleşip, duyguların plastikleşmesine karşı çıkmış bir grup "yaramaz çocuk" ve onların hikayeleri. Hayli ilginç enstantaneler barındıran güzel hikayeler aslında. Onları farklı yapan, bu kült duruşu ortaya çıkaran anti-faşist tavra sempati duymamak elde değil.

St. Pauli:


Hamburg'un barlar semtinin takımı Sankt Pauli'nin taraftarlarının Milerntor tribünündeki skora bakmaksızın devam eden neşeli ortam ve coşkulu destek dillere destandır. 1910 doğumlu kulübü kült yapan, futbol aşkı, futbolu yorumlama biçimiyle ortaya çıkardığı bu kendine özgü kültür eşsiz benzersiz bir kitle yaratmış.

St. Pauli defalarca Bundesliga'ya çıkıp küme düştü. 2002'de yaşanan düşüş neredeyse Mahalli Lig seviyesine kadar iniyordu. Taraftarının "Retter" (Kurtarıcı) yazılı t-shirtler satın alarak, şirketlerin sponsorluğuyla profesyonel ligde kalan ve tekrar Bundesliga 2'ye yükselen St. Pauli için Hırvat oyuncu İvan Klasnic şunları söylüyor:



Millerntor tribünü. Halihazırda her maç her golden sonra sol yumruklar havada. Tribünlerin en büyük müdavimi Che Guevara..

"St Pauli özel bir kulüptür. Taraftarlara bakın yeter. İşsizden, banka müdürüne kadar herkes yan yana takımı destekler. Millerntor'da ilişkiler aile gibidir. 2001'de Bremen'e geldiğimde St Pauli'yi gözlerimde yaşlarla terketmiştim. Bir gün geri döner miyim, bilmem. St. Pauli bir sonraki yıl hangi ligde olacak hiç bilmiyorsunuz ki. Fakar kararım kesin, bir gün derece yapılabilirliği olsun, döneceğim. St. Pauli mitosu beni hiç bırakmıyor ki.."


Öyle ki, St. Pauli taraftarları kulübe yeni gelen bir oyuncunun ev bulmasına, yerleşmesine hatta aile kurarken düğününe dahi katılıyor. Ülkemizde Gençlerbirliği forması giyen Deniz Naki'nin yetiştiği kulüp aynı zaman St Pauli. IŞİD katliamına karşı attığı tweetler yüzünden sokakta saldırıya uğrayan, daha sonra da sözleşmesini fesheden Naki'nin St. Pauli'ye olası dönüşü konuşuluyoe son zamanlarda. Faşist bir saldırının kurbanı olan eski bir futbolcusuna sahip çıkmakta Millerntor tribünlerinin harcı bir hareket. Bu arada Almanya'nın tek eşcinsel kulüp başkanına sahip St. Pauli. Başkan her maçı taraftarla beraber izlerken, transferleri yaparken izlediği yolu şöyle anlatıyor: "Ben tiyatrodan anlarım, insandan anlarım. Ancak futboldan anlamam. Teknik ekip oyuncuların futbolunu bende karakterini değerlendirip transferi gerçekleştiririz. Sonuçta aldığımız futbolcu Millerntor'da oynayacak, buraya uymalı" diye anlatıyor.


Livorno..

İtalya'nın koyu kızılları Livorno'nun hikayesi çok daha sert aslında. Mussolini, Paolo di Canio ve Hellas Verona gibi figürlerin olduğu bir ortamda Livorno taraftarı kendisini, Roma'ya karşı tek başına mücadele eden Asteriks olarak teşbih ediyor. Futbol siyasetten asla bağımsız değildir. Buna en güzel örneklerden birisi aslında İtalya. Milan kulübünün sahibi ve yayın kuruluşun maliki Silvio Berlusconi, milli takımın sloganını parti adı yaparak Başbakanlık makamının sahibi olduğu bir yer sonuçta İtalya.

Livorno, daha küçük olsa da Liverpool gibi bir liman şehri. 150 bin kişilik mütevazı nufüsuyla küçük bütçeli bir takım. Lig şampiyonluğu kutlamalarının en popüler eğlencesi, neo-faşist partinin Livorno bürosunun tahrip edilmesi. 2004'te şehrin garına asılan "Silvio, geliyoruz" pankartı hala aynı yerinde duruyor. Tribünlerin hiti "Bella ciao" ve "Bandiera rossa".


Livorno tribününün de müdavimi Che Guevara..


Kulübün simge ismi Lucarelli, Livorno'ya aşık. "Doğduğumdan beri komünistim" diyen Lucarelli, Livorno'lu bir liman işçisinin oğlu. Torino, Lecce, Valencia, Atalanta gibi üst düzey takımlarda oynarken sakat veya cezalı olduğunda, Livorno Kurva'sında yerini alıyordu. 2003'te Torino'da aldığı maaştan daha azına bir alt kümeye, Livorno'ya transfer olurken Lucarelli'nin menajeri "Milyonunuz sizde kalsın" isimli bir kitapla Lucarelli'yi daha da efsaneleştirdi. 1996 yılında U21 Milli Takımda oynarken attığı golden sonra formasını çıkarıp altındaki Che Guevara tişörtüyle tribünlere koşunca bir daha Milli Takım kapılarını aralayamadı.


 Kulübün simge isimlerinden biri de Corrado Nastasio, taraftar olarak ünlendiyse de bir dönem Livorno forması giymiş bir isim. 1000 kilometrelik Reggina deplasmanına tek başına gitmiş, misafir tribününü hususi olarak açtırmıştı. Reggina deplasmanına gider namus meselesi yapmış. "Taraftarı deplasman maçına gitmeyen takım yok hükmündedir" diyor.



Genç Corrado Nastasio. Şimdi adını taşıyan bir taraftar grubu var.

 2013 yazında Serie B'den Sassuolo ve Verona takımlarıyla birlikte yükseldiler. Lazio İtalya tribünlerinin en faşizan ve ırkçı eylemlerine imza atmış takım olarak bilinir ancak, Verona'yla kıyaslarsanız "acemi" olduklarını görürsünüz. 2007 yılına kadar hiç siyahi futbolcu almayan Verona, 2001'de Kamerun'lu Mboma'yla anlaştıklarında taraftar ayaklanmış, oyuncunun transferini engellemişti. Nazi selamıyla ünlü, Ku Klux Klan kıyafetiyle maçlara gelen bir taraftar güruhu Verona. 2012 Ekim'inde Hellas Verona tribünleri kendilerini aşan bir rezilliğe imza attı. 1 yıl önce Livorno'nun hayatını saha içinde kaybeden futbolcusu Piermario Morosini'nin ölümüyle ilgili faşist tezahüratlar ve alaycı sloganlar yükseldi Verona tribünlerinden.. Verona yönetimi özür dilese de İtalya tribünleri tarihine kara bir sayfa olarak geçti.


2011 yılında sahada hayatını kaybeden Piermario Morosini.



Ülkemizde başına isabet eden gaz fişeğiyle aylarca komada yattıktan sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan'ı da unutmadı Livorno tribünleri..

"Welcome To The Team, Thierry"



"Welcome to the team, Thierry"

Neden İngiliz futbolu dünyanın en iyisi? 
Yorumcuları bile Thierry Henry, Carragher, Neville. Başka ne sebep aranır ki?